Bazen halının üzerinde uzanıyorum, tavanı izleyerek.
Bazen halının üzerinde uzanıyorum, tavanı izleyerek.
Tavana bakıyorum. Geçmişimi ve geleceğimi, olduklarımı ve olamadıklarımı, yaptıklarımı ve yapamadıklarımı sevdiklerimi ve sevemediklerimi, rüyalarımı ve kabuslarımı görüyorum. Kendimi dışardan izliyorum ve içerden yargılıyorum. Sonra tavanın ilerisine, gökyüzüne bakıyorum. Bildiklerimi ve bilmediklerimi, gördüklerimi ve görmediklerimi, bakıp da göremediklerimi izliyorum. Gözlerimi kısıp biraz daha ileriye bakıyorum, karanlığa. İçimdeki karanlığa ve ışığa, ışığın aydınlatabildiklerine ve gölgede kalanlara, var oluşuma ve var oluşumun ötesinde bakıyorum. Yok oluşumu arıyorum, ölüm zaten orada.
Yumuşak halıya başımı yasladım, sırtım düz, dizlerim bükük, uzanıyorum. Gövdem halıda aklım ise yukarda. Sonra yavaşça bırakıyor halı beni, kayıyorum. 2. kat, 1. kat, zemin, temel, toprak... Rahatlıyor bedenim ait olduğu yerde, kendinden öncekilerle.
Yorumlar
Yorum Gönder