Peki ait olabildim mi?

   Ait olmak hayatımın bir bölümünde ön planda tuttuğum bir ihtiyaçtı, kalan bölümlerde ise yokmuş gibi davrandığım bir ihtiyaç. Ait olmak zor, uyum sağlamak zor, kendin olarak ait olmak ise çok daha zor. Buna inandım, kendim olarak ait olmanın zor olduğuna. Sanmayın ki başkası gibi davranıp karakterimi değiştirmeye çalıştım. Hayır. Kendi karakterimi en keskin köşeleriyle insanların gözüne sokmaya çalıştım. Ya beni olduğum gibi kabul edeceklerdi ya da hiçbir şekilde iletişimimiz olmayacaktı. Kendine güveni çoğunlukla göstermelik olan, kaygıyla dolup taşan bir mükemmeliyetçi için fazla iddialı bir yöntem seçtim. Saçma olduğunu kabul ediyorum ama hala bundan kurtulabilmiş değilim, alışkanlık oldu.

   Peki ait olabildim mi? Emin değilim. İnsan topluluklarına aidiyet konusunda çok hırçın davrandım, onların sınırlarını zorladım ve ufak bir memnuniyetsizliklerinde , yani bana kendimi yetersiz hissettirdiklerinde, kaçarak ya da kendimi düşman yaparak uzaklaştım. Aile evine ait olamaya çalıştım. Aileme değil de iki katlı, bordo ve sarı boyalı otuz yaşındaki benim için anlamlı duvar yığınına. Ama içindekiler benim için işleri çok zorlaştırdı, ben de vazgeçtim. Sonra kardeşimle yaklaşık bir sene yaşadığım eşyalı bir artı bir daireye ait oldum. Taşınmamız gerekti. Sonra başka bir şehirde ilk defa kendi başıma yaşadığım dokuz metrelik koridoru olan ve petekleri olmasına rağmen doğalgaz bağlanmamış olan, bana karanlık gelen dairede ise beş ay kaldım ama orada mutlak aidiyet hissedemedim. Ev sahibi ile anlaşamadığımdan taşındım. Şimdi ise bir seneyi biraz geçkin bir süredir yaşadığım, buz dolabını mutfağına sığmadığı için evin girişinde kapının kenarına koymak zorunda kaldığım küçük dairemdeyim. Buraya aitim. Eski kiracısı benim taşınmak isteğimi öğrenince evi görmem için davet etmişti, o da taşınacaktı. Çok sıcaktı, mayıs sonlarıydı. Daire çok güneş alıyordu ve ufacıktı. Kiracı taşınmaya hazırlandığı için dağınık ve pisti. Girer girmez hissettim. Burası, dedim kendime. Burası ait olduğum yer. Buradayım, evimde. Burada kendimi güvende hissediyorum. Fiziksel ve duygusal güvenli alan. Huzurluyum. 
Ve içten içe bu aidiyet hissini bir insanda da hissetmeyi umuyorum. Tabi bunu hiç sesli bir şekilde dile getirmiyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yaşlanıyorum.

Mutlak sessizlik.

"Kadın olmak" hakkında herkesin fikri var.