Boşlukta yer kaplamak gerçekten var olmanın kanıtı mı?
Boşlukta yer kaplamak benim için var olmanın kanıtıydı. Kendi var oluşumun; annemin, babamın, kardeşlerimin, dizüstü bilgisayarımın, aile evimizin bahçesindeki babaannemle özleştirdiğim iğde ağacının varlığının kanıtı orada ve yer kaplıyor olmalarıydı. Babaannem öldü, iğde ağacı kesildi, kökü bile söküldü ve üzerine taş döşendi. Babaannem artık toprağın altında yer kaplıyor ve iğde ağacı ise tamamen toprağa ve havaya karıştı. Peki varlıkları son mu buldu? İğde ağacının kesilmesi üzerinden neredeyse on yıl geçti ama hala eski yerine baktığımda onu görebiliyorum ama o artık boşlukta yer kaplamıyor. Ruhani bir varlık gibi, bir hayalet gibi sadece kendini göstermek istediğine gösteriyor. Özlem dolu zavallı gözleri seçiyor ve "Beni görebilirsin, kalbini görebiliyorum." diyor. "Beni özlediğini biliyorum ama en çok benim burada olduğum zamanları özlüyorsun. Ve pişmanlık duyuyorsun, ben varken bana daha iyi bakmalıydın, dallarım ve yapraklarım gözlerine kazınmalıydı, kokum burnuna yapışıp kalmalıydı. Sarılmalıydın. Bana sarılmalıydın, babaannene sarılmalıydın. Hala safken ve sevgiyi kabul edebilirken annene sarılmalıydın, babana sarılmalıydın. Kendine daha iyi bakmalıydın. Kendine de sarılmalıydın. Daha çok iğde yemeliydin. Fırsatını kaçırdın. Artık sadece silik görüntümü havada yakalamaya ve gözlerini kapatıp yapraklarımın hışırtısını duymaya ve ılık rüzgarı hissetmeye çalışmakla avunabilirsin. Avunmaya çalışabilirsin. Yazık. Sana da ziyan ettiğin zamana da."
Haklısın, diyorum, haklısın. Ve artık yoksun diyemiyorum ama boşlukta yer kaplamadığını da biliyorum yine de emin olamıyorum. Boşlukta yer kaplamak gerçekten var olmanın kanıtı mı? Boşlukta yer kaplayan ben var mıyım? Ve boşlukta yer kaplamayan iğde ağacı yok mu? Bilmiyorum. Sadece bazen iğde ağacı benden daha var gibi hissediyorum. İğde ağacını yerine ben ruhani bir varlığa dönüşüyorum. Var olmayı bırakıyorum ama yok olamıyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder