Çok yormadan istediğimi veriyor bana ve kendimi güvende hissetmemi sağlıyor.

    Fark ettim ki ben sadece hüzün, hayal kırıklığı, yalnızlık duygularında boğulurken ya da çok fazla umutlu hissettiğimde yazıyorum ya da yazabiliyorum. Kendimi böyle alıştırdığımdan mı oldu yoksa ancak böyle zamanlarda mı yazabiliyorum? Yani benim anlatacak bir şeyim yok mu? Uzun soluklu bir hikayem olmadığı gibi kurgu becerim de yok sanırım. Eğer gerçekten becerim yoksa benim için fazlasıyla yıkıcı olur.

   Çok fazla fiziksel olay içermeyen, genellikle karakterin kafasındakilerin yazıldığı romanları çok severim. Başka birinin aklındakileri bilmek, bunları sadece okuyarak öğrenmek çok hoş. Ailemin sık değişen ve uç noktalarda yaşadıkları duygu durumları sağ olsun, hayatım ve güvenliğim etrafımdakilerin hissettiklerini çok hızlı bir şekilde anlamama bağlı. Anlamak, çoğunlukla da yeterince hızlı anlamak her zaman kolay olmadığından seviyorumdur belki iç sesli kitapları. Çok yormadan istediğimi veriyor bana ve kendimi güvende hissetmemi sağlıyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yaşlanıyorum.

Mutlak sessizlik.

"Kadın olmak" hakkında herkesin fikri var.