Bilinçli ve bilinçsiz şekilde ilişkilerle ilgilenmiyorum.

    Geçen hafta uyumaya çalışırken içimde hiç yaşamadığım bir şeyi hissettim: sarılarak uyumanın özlemi.  Kendimi üzgün ve yalnız hissetmekten alıkoyamayacağımı düşünürken anılarımdan bir kesit canlandı gözümde. Kendime güldüm, nadiren gelen yalnızlık hissinden kurtulmak için başka bir insanı hayatıma dahil etmek, başka bir insanın hayatına dahil olmak; kendimi anlayamazken başkasını anlamam gerekmesi, anlanabilmek için kendimi açıklamam gerekliliği, çoğu zaman kendimi bile memnun edemezken başkasının bunu yapmaya çalışması ve benden de beklemesi, ilişkide olmanın içsel ve dışsal yükümlülükleri vs.. Ve en çok istediğim şeylerden biri olan yalnız yaşamaktan (yıllardır hiç değişmeyen tek hayalimden) vazgeçmek. Şüphesiz hayır, vazgeçmek istemiyorum. Üstelik böyle bir karar vermemi gerektirecek durum içinde de değilim. Bilinçli ve bilinçsiz şekilde ilişkilerle ilgilenmiyorum. Peki yalnız olmayı bu kadar çok sevmeme hatta daha çok yalnız kalmak istememe rağmen nereden geldi bu anı benzeri his? Sanırım içten içe normal olma istemimden. Yaşım gereği hissetmem gereken duyguları hissedebiliyormuş gibi davranmaya çalıştığım zamanlarda, kafamda kurduğum benden bir hatıraydı. Yaşanmadı, yaşandığını düşünerek kendimi özendirmeye çalışmıştım ama işe yaramadı. Ve o kadar çok düşündüm ve kurguladım ki gerçek anılarım kadar berrak biriyle beraber olmak. O birinin ise asla ne net bir yüzü ne de karakteri oldu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yaşlanıyorum.

Mutlak sessizlik.

"Kadın olmak" hakkında herkesin fikri var.