Ve ben, tamam, dedim kendime; bunun içindi çürümeler.
Üniversiteden mezun olalı iki yıl oldu. Bittiğine çok sevinmiştim çünkü hayatımın öğrenci olduğum kısmı sandığımdan daha uzun sürdü. Bir sonraki adıma geçmeye hazırdım, yetişkin olma zamanı gelmişti.
Olaylar istediğim gibi gelişmedi ve ben bildiğim yetişkin olma yeterliliklerini sağlayamadım. Yetişkin olamamıştım, öğrencilik giderken çocukluğu da götürmüştü; gençlik ise yetişkinliğin giriş yıllarının özel adıydı benim için. İnsanların çoğu gibi algılayamıyorum gençliği, benim için özel fırsatlarla dolu bir zaman dilimi değil. Fırsatlar daha çok maddi olarak kendini sağlama aldığın ve artık maneviyata rahatça zaman ayırabileceğin zamanlarda değerlendirilebilir fikrimce. Sonuç olarak ben hiçtim, hiçbir aralığa ya da gruba dahil değildim.
Kendimi bulma yolculuğumun engebeli yolları düze çıkacak sanırken düştüm, çamurlu derin bir çukura düştüm. Bazen çok korktum, çukura dolan sularda boğulacağıma emindim. Bazen, alışabilirim buraya, dedim; orada kalma fikri cazip geldi. "Orada" dedim ama belki de burada demeliyim, emin değilim.
Kendime geçici bir iş bulduktan ve birkaç kuruş kazanmaya başladıktan sonra bir şeyler fark ettim. Kelimelere şimdilik dökemiyorum çünkü hala içindeyken bulunduğun yeri açıklamak zor olur; dışardan bakmaya başladığımda nerede olduğumu, nereden geçtiğimi daha iyi bileceğim.
Ne olduğunu açıklayamıyorum ama ne hissettiğimi açıklayabilirim. Birkaç hafta önce göğsümün tam ortasında bir şey yeşerdi, çok uzamadı ama çabuk sağlamlaştı. Küçük sağlam bir fidan. İçimin çorak topraklarının verimleşmesini fırsat bildi, düzenli yağmurlara güvendi ve uzattı başını göğsümden. Yıllarca kendimi besledim, çok bitki yeşerip çürüdü orada; çürüyenler gübre oldu yeni gelenlere. Ve ben, tamam, dedim kendime; bunun içindi çürümeler.
Kendimi yetişkin hissettim, kendimi kendime yetebilecek biri olarak hissettim; kendimi birey olarak gördüm. Çünkü bence yetişkin olmak kendine yetmek demek; kendini beslendiğin topraklardan koparıp kendi toprağını yapmak demek, içindeki kayalardan ve duvarlardan. Yetişkin olmak demek yumuşamak demek; toprak gibi yumuşak olmak, toprak olmak. Üretmek, demek; öncesinden daha cesurca üretmek, daha çok üretmek, daha özgün üretmek. Ürettiğin her şeye kendini katmak, demek; ruhunun parçalarını dünyaya dağıtmak ve asla eksilmemek.
Yorumlar
Yorum Gönder