Ve sen etrafında neler olursa olsun hiçbir sorumluluk almadan yaşayabilirsin.

   Biliyorum ki insan istedikten sonra kendi doğrularıyla tartışırken bile zeytinyağı gibi üste çıkabilir. Keyifsiz olduğu bir gün canı hiçbir şey yapmak istemediği için faydalı alışkanlıklarını ve yüce amaçlarını çöpe atıp, bunu yaparken de kendini haklı görebilir. Dıştan gelen ufak bir sarsıntıda içini kendi elleriyle yıkıp yağmalayabilir. Sonra da kendi yaptığı gerçeğini kolaylıkla aklından silip ailesini, dostlarını, hayatı suçlayabilir. Avutulmak içinse en acı verici ses tonunu ve en etkileyici kelimeleri seçip bunları gözyaşlarıyla yıkayıp başkalarına sunabilir. Karşılığında aldığı geçici sevgi ve acınmanın verdiği özgürlük onu bir süre idare edebilir.

   Evet acınmanın verdiği özgürlük dedim çünkü bir şeyi yapmaya gücün varsa ve yapmıyorsan (kendin ya da başkaları için fark etmez) onun yükünü hissedersin. Mesela düşen bir çocuğun yerden kalkmasına yardım edecek durumdaysan ve oturup çocuğun ağlayışını izliyorsan hem kendi vicdanın hem de toplum seni rahat bırakmaz. Ama sen kendini yere attıysan ve ağlıyorsan kimse senden çocukla ilgilenmeni istemez. Artık sen de ilgilenilmesi gereken birisindir. İsteyerek yaptığını kimse bilmedikten sonra hiçbir sorun çıkmaz. Ve sen etrafında neler olursa olsun hiçbir sorumluluk almadan yaşayabilirsin. Acınmayla beslenip iyi niyetle kutsanırsın ve yaptığın çok küçük şeyler bile büyük ödüllere layık kabul edilir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yaşlanıyorum.

Mutlak sessizlik.

"Kadın olmak" hakkında herkesin fikri var.